Steatocranus casuarius (Maymun kafa) (Richard O'Brien)
Steatocranus, Odunkafa Cichlid ya da Buffalo Chiclid olarak bilinir. Evlerini akıntının en hızlı olduğu yere yaptıkları Congo nehri Basin’den geliyorlar. Bu, balığın neden böylesi hızlı bir yüzme biçimi geliştirdiğini açıklar, suların hızından dolayı. Kaya balığı gibi, kesik kesik, kaba hareketerle yüzer.
Steatocranus casuarius erkeklerin başındaki büyük çıkıntıya atıfla isimlendirilmiştir, ismin tercümesi şişman-kafa-takke (steato-cranium-cassida). Bu, küçük ve orta boy Cihclid türü ilk olarak Max Poll tarafından 1935te tanımlanmıştır.
Bu küçük devlerden ilk defa Eylül 1998’de satın aldım. İyi, uyumlu bir çift olacaklarını düşündüğüm -iki dişi bir erkek- üç orta boy yavruyu satın aldım. Dişiler 4cm erkek 7 cm idi. Erkeğin başının üzerinde büyükçe bir tümsek oluşturmaya başladı. İlk birkaç hafta içinde dişilerden birinin haşatı çıktı. Ve ben de onu dinlenmesi için başka bir yere taşıdım. Sonra onu tekrar eski yerine koyup yeniden ağzının payını alışını seyrettiğimde, onu elden çıkartmaya karar verdim. Dişiyi bir arkadaşımın hediye ettim. Birbirini eş tutan diğer iki balığı besledim.
Tank, 90x45x35 cm^3 boyutlarındaydı. Önerilen pH değeri 7,9 ancak maymunkafalar için bunun geçerli olmadığını okudum bir yerde. Maymunkafalar çok aşırıya kaçmamak koşuluyla pH konusunda toleranslıdır. Zaten Substrat kullanıyorsanız, substrat suyun pH’ını ve sudaki diğer parametreleri ayarlamak için tampon görevindedir.
Altı ay hiçbir yumurtlama belirtisi göstermedi. 2000’in nisanına geldiğimde, her biri 5 cm büyümüştü. Şunu da belirtmeliyim ki, bu sırada bu çiftin eşme davranışları ani bir artış gösterdi. Kumda büyük çukurlar açmaya başladılar ve kayaların altındaki kumları dahi çektiler daha sonra, kayalardan birinin altına tünel açmış olduklarını gördüm. Dişi yaklaşık 60 tane muazzam turuncu-sarı yumurta biriktirmişti. Yumurtalar armut biçiminde ve çapları yaklaşık 3 mm’di. Yumurtaların hepsi tünelin iç kısmında tavana yapışmıştı. Yumurtalar tünelin ağzına yakın, girişin tavanındaydı.
Şunu da söylemeliyim, dişilerin mağara tavarınındaki yumurtaları korumak için biraz daha büyük ovipoatioru vardır. Yavrular 79 fahrenhayt derecede, dört günde yumurtadan çıkarlar. Beş gün sonra da bu kılımdayan küçük şeyler yüzmeye başlar. İlk önceleri, sadece anne babaları mağaranın etrafında yüzerken onlar da kafalarını mağaradan dışarıya uzatırlar. Fakat bir hafta sonra anne babaların peşinden yüzerek, yiyecek aramak için mağaradan çıkmaya cesaret ederler. Bu yavrular dışarıya çıkmaya başladığında ben de bu bebekleri karides salamurası ve ezilmiş, küçük parçalara ayrılmış yiyeceklerle besledim. Birazcık daha büyümüşler, 7 mm kadar olmuşlardı, hepsinin aynı batın yavruları olduğu anlaşılacak kadar benziyorlardı birbirlerine. Fakat hâlâ, daha çok mağarada duruyorlardı. Ben de bir damlalık kullanarak yiyecekleri mağaranın ağzına bırakıyordum fakat anne ve baba bu durumdan hiç hoşlanmadı ve anne birkaç kere elimi hafif ısırdı. Yavrular çabucak büyümüş ve bir ay içinde artık 1,5 cm olmuşlardı. Anne ve baba eskiden olduğu kadar çok olmasa da yine de yavruları kamuflaj rengine, zeytin yeşiline, henüz bürünmedikleri için, koruyordu. Yavrular henüz renklerine kavuşmamıştı. Bakınca insan anne ve baba, onlara bağılı etrafında kırk tane minyatürü ile yüzüyor gibi görür... Hepsi anne ve babasının gibi kaba ve ani hareketlerle yüzüyordu.
Erkekler 8 cm olduğunda, dişiler 4,5-5 cm olduğunda olgunlaşır. Ve eşlerden biri öldüğünde diğeri kendine yeni bir eş tutmaz. Dişileri en fazla 10cm erkekler ise 15 cm olur. Sağlıklı bir erkekte başın üzerindeki tepe yaş ilerledikçe çıkar. Yumurtlama dönemlerinde bu tepe daha da büyür. Bu balıklar mükemmel ailelerdir ve topluluğa uyum sağlarlar. Malawi türleri ile aynı tanka konulabilir ve hiçbir sorun yaşanmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder